8 Ekim 2017 Pazar

Değişim


Yağmurlu ve kasvetli havalarda sıcak bir kahvenin yanında kitap okumaktansa birşeyler karalamayı tercih ettim her zaman, tüketmek değilde üretmek daha heyecan verici değil mi sizcede.
İçten içe bir değişim söz konusu içimde, bunu damarlarımda hissedebiliyorum ve bu his beni oldukça umutlandırıyor, her konuda bir yenilik yapıyorum hayatımda, köklü değişikliklere gidiyorum.
Sanırım sırtımdan atmam gereken yükleri artık yavaş yavaş atma vakti geldi.
Okuduğunuz güzel romanlar, masallar bitsin istemezsiniz bazen, sonuç bölümünü tekrar tekrar okursunuz ama her güzel şey gibi bunlarında bir sonu var.
Belki tadında bırakamadım, belki uzatmaları fazla kaçırdım ama sanırım artık bu defteri kapatma vakti geldi.
Daha fazla kalırsam, kendimi yaşamaktan vazgeçmiş olacağım, hiç bir zaman pişmanlığım olmadın, iyi ki'm oldun her zaman ama benden bu kadar.
Ben bizden vazgeçiyorum.

27 Mart 2017 Pazartesi

Sen yeter ki hayal et

" Sen yeter ki hayal et " diyerek başlamak istiyorum yazıma.
Herşeyin başlangıcı aslında bir hayalden ibarettir daha sonra bu hayalleri besleriz, ister şarkılarla olsun, ister fotoğraflarla, kimi zaman anlamlı yazılarla. Bunları yaparken, hayal ettiğimiz şey ile ilgili önümüze hedefler koyarız ve bu hedef için çalışmaya başlarız, yeri gelir gecemizi gündüzümüze katarız, bazı şeylerden fedakarlık vermek zorunda kalırız çünkü biliriz ki bir şeyi elde etmek için başka şeylerden vazgeçmek gerekir.
Hedefe ulaşıldığı zaman hissedilen başarı hissi, mutluluk ve tatlı yorgunluğun anlatılmasına kelimeler kifayetsiz kalır.
Herşeyden önce " Sen yeter ki hayal et " ...


6 Şubat 2017 Pazartesi

Bir Sonbahar Günüydü..

Bir sonbahar günüydü, her zaman ki dışarsı yağmurlu ve hüzünlüydü.
Paltomu çektim üstüme, kapıya doğru yöneldim, markete gitmem gerekiyordu
bir şişe scotch almam gerekiyordu malum sonbaharın hüsnü boğazımda takılıkalırdı yoksa.
Çıktım dışarı, kimsecikler yoktu, herkes terketmişti sokağı.
Bir '' ah '' çektim ve sigaramı yaktım, esiyordu hava hemde delicesine esiyordu.
Derin bir nefes aldım sigaradan ve yola koyuldum.
Geçmişin hüznüyle karışık duygular vardı içimde, bir türlü atamadığım.
Çok geçmeden geldim markete ve aldım scotch'umu
Bu kadar umutsuzluk ve mutsuzluğun içinde bir an neşelendim..
Eve dönmüştüm artık, oturdum masaya, eski notları, fotoğrafları çıkardım yanında bir duble
scotch'umu hazırladım.
Başlıyordum hüznüme hüzün katmaya, adeta sakallarımdan çocukluğumun anıları akıyordu.
Aslında herşey ben küçükken başlamıştı, tamı tamına ondört yaşındaydım,
Evimizde kavga gürültü eksik olmazdı, annem bir uyuşturucu bağımlısı babam ise,
aslında babamın neler yaptığını hala anlayamıyorum veya anlamak istemiyorum çünkü
her akşam çok değişik arkadaşları gelirdi eve ve beni çok korkuturlardı. Her zaman ki gibi
akşam olmuştu ve her zaman ki gibi babam ve değişik arkadaşları eve geldi.
Uyumak üzereydim, içerden bağırışmaları duydum daha sonrasında bir silah sesi duydum.
Çok kormuştum, aradan fazla vakit geçmeden birkaç silah sesi daha duydum.
Yatağıma sindim kaldım ama bir yandan da içerde neler olmuştu çok merak ediyordum.
En sonunda merakıma yenik düşmüştüm ve salona doğru geldim.
Babam kanlar içinde yerde yatıyordu, görür görmez '' Anne, anneciğim '' diye bağırmaya başladım ve mutfağa doğru koştum.
Mutfaktan girer girmez annemi yerde kanlar içinde yatar halde bulmuştum..
Hayatımda ki ilk çaresizliği o zaman yaşadım.
Küçük çocuklar korktukları zaman istemsiz bir şekilde '' Anne '' diye bağırırlar,
'' Anne, Anneciğim '' dedim içimden çığlıklar atarak, bağırıyordum içimden,
çığlıklar atıyordum delicesine.
Hiç unutmam gözümden tamı tamına üç damla göz yaşı akmaştı,
ilki babamı kaybettiğim için, ikincisi annemi kaybettiğim içindi,
sonuncusu ise çocukluğum kaybetmiştim artık, bunun içindi.
Herşeyin başlangıcı işte böyle olmuştu, kalktım masadan pencereye doğru yöneldim
derin bir nefes aldım, pencere kenarında yaktım sigaramı.
İçimde birikinler şeyler bir türlü gitmek bilmiyordu, nerde yanlış yapıyordum,
nerede yanlış tercihler yapıyordum hala anlayamıyorum.
Birden daldım düşüncelere, kara kara düşüncelerdi hepside..
Kaybettiklerimin haddi hesabı yoktu...
Gençliğim geldi bir an gözümün önüne; aşklarım, maceralarım, hikayelerim
Hatalarımda ki sebepler gecelerden daha da karaydı,
Bahanelerimde ki korkaklık, cehaletten korkan bir aydın gibi
Üzüntüm ise, kaybeden insanın umudunu bile kaybetmesinden daha acıydı
Kaderim ise, kaderim ise baştan yazılmıştı insanlığın günahları omuzlarımda gibi yaşardım
Oturdum tekrar masaya, içkimi tazeledim
Hava iyice bozmuştu, içimde ki gibi bir fırtına doğdu dışarda da
Ağaçlar bir sağa bir sola yatıyordu ve delicesine yağmur yağıyodu
Böyle havalardan zevk alan birinden nasıl bir ruh hali beklersiniz ki
Aslında sizin de hatalarınız varsa, pişmanlıklarınız, acı ve hüznünüz kalbinize oturduysa
böyle havalardan zevk alırsınız çünkü böyle havalar insanın kendiyle yüzleşmesini sağlar.
Sanki bir fırça darbesi vurmuş gibi içinizde olan bitenleri, karmaşayı ve duygusallığı
gözlerinizin önüne serer. Kendinize bile açıklayamadığınız duygular vardır, korkarsınız
çünkü yüzleşmekten, ötelersiziniz ama birden sonbahar gelir ve yüzleşirsiniz herşeyle.
Acı verir, acıtır kalbi, gönül ve yüreği kanatırcasına bir acı verir.
Sonra su yüzüne çıkan doğrulara sarılırsınız, anneye sarılır gibi,
Çünkü elinizde kalan son şey odur aslında, gerçekler..
Birden kapı çaldı, kalktım kapıya doğru yöneldim söylenerek
Cennetten bir parça, kalbimin sahibi, duygularımı yöneten insan gelmişti,
Sende nerden çıktın dercesine bir bakış kapladı yüzümü ve '' Merhaba '' dedim.
İçeri geldi, '' Şaşırdın farkındayım, süpriz yapmak istedim '' dedi.
Scotch' u göstererek '' İçkiyi azalttığını sanıyodum '' dedi ve duraksadı.
İçimden geçirdim, bir erkek için içki ve seks olmadan yaşamak mümkünmüydü ?
Değildi tabiki de, yinede '' Evet, azaltıyorum dedim '' Sahte bir gülümseme ile.
Kanepeye uzandı, yanını işaret ederek gelmemi istedi yanına.
Oturdum, gününün nasıl geçtiğini sordum.
Fazla zamanım yok dedi ve dudaklarıma yapıştı.
Fazlasıyla azmıştı ve beni de ciddi anlamda azdırmaya başlamıştı.
Soyunmaya başladık bir yandan sevişiyorduk.
Bu gecenin böyle bitmesi benim için gerçekten süpriz olmuştu, beklemiyordum.
Aletimi sıkıca tuttu ve üstüme oturdu, hızlıca zıplamaya başladı.
Uzun sürmedi, kendimizi yatak odasında bulduk, ve dakikalarca inlettim.
Kafam ciddi anlamda güzeldi, uzun sürmemişti boşalmam, terler içinde kalmıştım.
Güzel bir uyku beni bekliyordu zaten fazla da geçmeden uyuduk.
Sabah kalktığımda, gitmişti çoktan.

19 Ocak 2017 Perşembe

Aşk..

Aşkın tanımını yapacak değilim sizlere,
Hayatta bazı şeyler vardır, tanımlanamaz sadece hissedilir ama tüm damarlarınızda, vücudunuzun her zerresinde hissedilir ve bana göre dünyanın en güzel hissidir aşk.
Sadece bir insana aşık olacak kadar aptal sanmayın beni, ben kendime hiç bir zaman sınırlar çizmedim, kendimi hiç bir zaman sınırlandırmadım.
Yaptığım işe aşığım ve her gün bu aşk büyüyor içimde, beni heyecanlandırıyor, meraklandırıyor.
Beni hayata bağlıyor, içimde ki hayat enerjisini doyuruyor ve ruhumu besliyor.
Aşk dolu günler geçirmek dileği ile hoşçakalın.